Röportaj etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Röportaj etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Herkese merhabalar.
Seni İstemiyorum! ve Şahzade kitaplarının yazarı Arzu Khayal ile kendisi ve kitapları hakkında konuştuğumuz bir röportaj gerçekleştirdik. Ayrıca instagramda @_tozlusayfalar sayfamızda son kitabı Şahzade'yi sizlere tanıtmaya çalıştık. İlginizi çekerse ziyaret etmeyi unutmayın. :)
Bakalım yazarımız ile neler konuşmuşuz? ;)



Herkese merhaba! :)
Yazar röportajlarım kaldığı yerden devam ediyor. 💁🏻‍♀️
Kibir Kraliçesi, Önyargı ve Kafesteki Cennet kitaplarını Delicia Black mahlasıyla bizlerle buluşturan, son kitabı Bir Deli Bahar Rüyası ile eğlenceli dakikalar yaşamamızı sağlayacak Damlanur Büyükşen ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Umarım siz de keyifle okursunuz. 💜



Herkese merhaba! :)
Ara verdiğim yazar röportajlarına kaldığım yerden devam ediyoruum. ^^
Aşkta Oyun Olmaz, Çöpçatan ve Kod Adı: G.E.C.E. kitaplarının yazarı  ve benim de severek okuduğum bir kaleme sahip [aynı zamanda arkadaşım olan ♥] Bella Black'e röportaj yapmayı teklif ettim. Sağ olsun beni kırmadı ve sorularımı içtenlikle cevapladı.  :)
Hadi gelin neler konuştuğumuza bakalım. :)



Herkese merhaba :)
Ensemdeki Nefes, Sevdanın Türlü Yüzü, Melek Büyüsü ve Geleceğimsin kitaplarının yazarı Dilara Büyük ile gerçekleştirdiğim röportaj ile karşınızdayım. Ben hazırlık aşamasında çok keyif aldım.Umarım sizler de okurken keyif alırsınız. :) 


Herkese merhaba! :)
2019 yılının ilk yazar röportajı ile karşınızdayım. Ken'an Diyarı ve Lucca kitaplarının yazarı Seda Meydan ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Vakit ayırıp sorularımı yanıtladığı için kendisine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. :)
Lafı daha fazla uzatmadan röportaja geçiyorum, umarım keyif alarak okursunuz. :)

Herkese merhaba ve mutlu pazarlar! :)
Yılın son pazarını nasıl geçiriyorsunuz bakalım? :)
Bugün sizlerle 2018'in son yazısı olarak Pamuk Şeker Gibi, Mücevher Denizi ve Tozdan Düşler kitaplarının yazarı Aşkın Nur Savaş ile gerçekleştirdiğimiz röportajı paylaşmak istedim. Ben sorularımı sorarken çok keyif aldım, umarım sizlerde okurken keyif alırsınız. ♥

Herkese merhaba! :)
Bloğumu açtığım ilk zamanlar severek yaptığım şeylerden biri yazar röportajlarıydı. Birçok yazar ile kitapları hakkında sohbet etme şansı buluyordum. Birkaç hafta önce bu röportajlara neden devam etmiyorum ki diye düşünüp ulaşabildiğim yazarlar ile röportajlar yapmaya karar verdim. İlk olarak kitaplarını severek okuduğum ve kendisini de çok sevdiğim Emine Doğan ile başlayayım istedim. Sağolsun beni kırmadı ve sorularımı yanıtladı. :)
Lafı daha fazla uzatmadan röportaja geçiyorum, umarım keyif alarak okursunuz. ♥



Merhabalar! :)
Ya Habibi turu devam ederken, yazarımız Elif Yağmur Urfalıoğlu ile ufak bir röportaj gerçekleştirdim. Umarım keyif alarak okursunuz. ♥



Mor Düşler :  Merhaba, öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ederim. :) Klasik sorumuz ile başlayalım. Bize biraz kendinden bahseder misin?Elif Yağmur Urfalıoğlu kimdir, günlük hayatında neler yapar?

Elif Yağmur :  Merhaba. Bu röportaj vesilesiyle bana, kendimi anlatma fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim size. Kişinin kendinden üçüncü tekil şahıs olarak bahsetmesi biraz tuhaf olmakla beraber; Elif Yağmur URFALIOĞLU 11 Kasım 1997 İstanbul doğumludur. Soyadından anlaşıldığı üzere Şanlıurfa kökenli iki çocuklu bir ailenin ilk evladıdır ve halen İstanbul’da ikamet etmektedir. İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilimler Fakültesinde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler hazırlık öğrencisidir. Bu kadar üçüncü tekil şahıs yeter bence. Gelelim bana! Açıkçası özel hayatım sanıldığı gibi hikâyelerimin o gizemli, eğlenceli, romantik komedi havasında hiç değil, hatta biraz da sıkıcı olarak özetlenebilir. Şu son beş aylık tutuk dönemimi saymazsak, gerçek arkadaşlarımla ve hayal ürünü arkadaşlarımla (hikâyelerimdeki karakterlerimi de arkadaş olarak görüp, onlarla vakit geçirmekteyim) iç içe yaşayan biriyim. Kurgulamış olduğum karakterlerimi sürekli kafamda şekillendiriyor, olayları hemen her ortamda yaşatmaya çalışıp bu şekilde şekillendiriyorum. Bazen yazacaklarımı bir filmmiş gibi düş dünyamda oynatıyorum da diyebilirim. Aynı zamanda kendimi geliştirmek için de her fırsatta okuyorum. İlham kaynaklarım olan diziler, filmler, romanlar, müzikler de hayatımın bir parçasıdır. 



Herkese merhaba! :)
Kimliksiz, Sen, Gitme, Pinokyo'nun Rüyası ve Kalbim Sende Kalmış kitaplarının yazarı Selvi Atıcı ile yeni kitabı ve kendisi hakkında ufak bilgiler edinebileceğiniz bir röportaj gerçekleştirdim. Umarım keyif alarak okursunuz. :) ♥



Mor Düşler : Merhaba Selvi abla, öncelikle beni kırmayıp röportaj teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ederim. :) ♥ Röportajların olmazsa olmazı olan soruyla başlamak istiyorum. Selvi Atıcı kimdir? Günlük hayatında neler yapar? 


Selvi Atıcı : Rica ederim. Asıl ben teşekkür ederim :) İki kız annesi, bir ev hanımıyım. Yakında kısmetse üçüncü çocuğum da olacak, bunun içi heyecanlıyım. Gündüzleri ev işi, yemek, çocuklarla ilgilenmenin dışında hayvanlarımızla da ilgilenirim. Günlerim fazlasıyla yoğun geçer, ama akşamlarımı kendime ayırırım. Çoğunlukla kitap okurum, yazarım ya da eşimle film izlerim. Dünyaya tozpembe bakmayan, ama kesinlikle her şeyin iyi yönünü görmeye çalışan bir insanım. Çabuk sinirlenmem, sinirlendiğimde de gözüm kimseyi görmez :)) 


Mor Düşler : Yazmaya ne zaman ve nasıl başladın? Yazmak hayatının neresinde yer alıyor? 


Selvi Atıcı : Çocukluğumdan beri günlük tutuyordum. Kafamın içindekileri kaleme almayı seviyorum. Ama aslında başladığım nokta; Dostum Tuba Özkat’ın yazılarıyla olmuştu. Onun satırlarına hayran kalmış ve özenmiş, böylelikle de yazmaya başlamıştım :) 


Mor Düşler : Yazmak kadar okumayı da sever misin? Sevdiğin kitap türleri ve yazarlar ? 


Selvi A. : Okumayı yazmaktan daha çok severim :) Üstüne basa basa şu türü seviyorum diyemem. Son zamanlarda aşk kitaplarına daha düşkün olsam da, siyasetin dışında neredeyse her türü okurum. Şiir pek okumam :) Stieg Larsson, Adam Fawer, Tess Gerritson, Jean Christophe Grange, Judith Mcnaugt, Susan Elizabeth Phillips, Ayşe Kulin… Çocukluğumda okuduğum tüm klasik yazarları :) Ben sayarsam muhtemelen liste fazla uzar. Şu an daha çok güncel yazarlar aklıma geliyor aslında. :) Ama birçok Türk yazarı da çok seviyorum. Çalıkuşu’nu çocukken okumuş, ilk okuduğumda bazı yerlerini anlayamamış ve sinirlenerek tekrar okumuştum. Ve sonra keyfini alınca bir daha okumuştum :)


Mor Düşler : Yarasa'nın Mavi'ye Mercedes lakabı taktığı kısmı okurken ekip olarak epey eğlendik. Böyle bir sahne yazmak aklına nereden geldi acaba? :D 


Selvi A. : Ahahahaha :D Bilmem ;) Öylesine geliverdi sanırım :D 




Mor Düşler : Yarasa kitabı çok sağlam bir kurguya sahip bence. Bu kurgunun oluşumu nasıl oldu? Yazarken zorlandığın kısımlar oldu mu?


Selvi A. : Çok teşekkür ederim <3 Kurgu hatırlamadığım kadar önceki bir zamanda yazıldı. Ben bile unutmuştum. Bir gün kitaplığımı ve defterlerimi düzenlerken fark ettim. Birkaç paragraftı, ama baştan sona tüm kitabı kafamda o anda yazmıştım. Sonra da hemen deftere yazmaya başladım zaten. Kitap kurguladığımda ya da aklımda satırlar uçarken bazen kalbim yükselir gibi olur. Bu kitapta öyle oldu. Tüm karakterleri tek tek yaşadım ve onlarla birlikte kitabın resmen içindeydim. Sonunda da duygudan boğuldum için resmen kitaptan kaçtım J Ama zorlandığım yerler oldu gerçekten.  Bu zamanları da durup bekleyerek ve doğru satırların üzerinde çalışarak geçirdim J

Mor Düşler : Yarasa, Mavi ile ilişkisini büyük ölçüde etkileyecek bir görevle karşı karşıya geliyor ve sonucunda ikilimiz çok acı çekiyor. Bu durumu yazarken okurlardan tepki alacağını düşündün mü?

Selvi A. : Tabii ki düşündüm. Babasına çok çok düşkün olan benim için de bazı satırları yazmak ve aşmak zor oldu gerçekten. Ama sınırlarda dolanmayı ya da onları aşmayı seviyorum ben. Okuduğum kitaplarda da duygularım ne kadar zorlanırsa ve yazar beni ne kadar ikna ederse ben o kadar memnun oluyorum. Yarasa ve Mavi’nin aşkı, bence hak edilmiş bir aşktı J Çünkü bunu yaşayabilmek için birçok şeyi feda ettiler.

Mor Düşler : Diğer kitaplarındaki erkek karakterler gibi Yarasa da okuyanları kendine aşık edecek yapıya sahip bir karakter. Erkekleri bu şekilde anlatmanın özel bir sebebi var mı? Bir de farklı özelliklerde erkek karakterler yazmayı düşünüyor musun?


Selvi A. : Farklı bir karakter resmi çiziyorum, ama daha sonra yazarken tekrar şekilleniyorlar. Aslında aşkın böyle olması gerektiğine inanıyorum sanırım. Ben, kendim mesela bunu söylemekten de gurur duyarak aşkı çok derin yaşadım. Ve yaşadığım hisleri karakterlere ister istemez yüklüyor olabilirim J 

Mor Düşler : Yarasa yeni çıkmış olsa da bu soruyu sormadan yapamayacağım. :D Yeni bir kitap üzerinde çalışıyor musun? Ya da daha önce yazmış olduğun kurgulardan kitaplaştırmak istediklerin var mı?

Selvi A. : Yeni kitap üzerinde çalışıyorum da diyemem aslında. Sen kitabındaki Çelik karakterinin kurgusu her şeyiyle hazır! Ve bir an önce kaleme almam lazım. Eski hikâyelerimden de kitaplaştırmak istediklerim var. Onların da düzenlenmesi lazım! Ama ben şu anda beni heyecanlandıran Vahşi’yi yazıyor ve nette paylaşıyorum J

Mor Düşler : Kitaba eğlence katan ikilimiz Eyüp ve Levent'in sahnelerini okurken de çok eğlendik. Acaba onları ayrı bir kitap olarak okuyacak mıyız ? Gevezeler olarak okumayı çok isteriz.

Selvi A. :Aslında hiç öyle düşünmemiştim, ama onlara uygun bir kurgu aklımda belirirse neden olmasın :D

Mor Düşler : Son olarak okurlarına bir şeyler söylemek ister misin? :)

Selvi A. : Onları çok seviyorum <3 Bu, yalnız yürünen bir yol değil ve ben yanımda oldukları için çok şanslıyım.

ENLER
 En sevdiğin kitap?
Millienium üçlemesi ( Son kitabı henüz okumadım.)
En sevdiğin yazar?
Net bir ismim yok. Ama… Aşk kitaplarında; Susan Elizabet Philips
En sevdiğin film?
Alacakaranlık’ı izlemeden önce Cesur Yürek’ti! J
En sevdiğin şarkı – şarkıcı?
Dünyamsın( Orhan Gencebay) – Şarkıcı için de net bir isim söyleyemiyorum J
En sevdiğin yemek?
Etli kara lahana sarması J
 En sevdiğin renk?
Siyah.
En sevdiğin hayvan?
Şahin. 





Öncelikle yoğunluğunuz arasında röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. 

 Röportajların olmazsa olmazı, gelenek halini alan soruyla başlamak istiyorum. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Fatih Murat Arsal : Zor bir soru… Bir meslek lisesinde öğretmenlik yapan, evli ve bir çocuk babası, kendi halinde bir adamım. Roman yazmayı çok sevmekle beraber, öğretmenliği yaptığım en iyi iş olarak görüyorum. Sevmeden yaptığım tek bir gün bile olmadı. Kişisel olarak durgun bir yapım olmasına rağmen, gülen insanlarla birlikte olmayı, sinemaya gitmeyi, bolca gezmeyi, kitap okumayı, spor yapmayı severim. Uygun ortamda sanırım gevezeyim de :) Resim yapmak ve bilgisayar hobilerim arasındadır.




1) Röportajlarımın olmazsa olmazı olan sorusuyla başlayalım. Bize kendinden bahseder misin? Aslı Karabulut kimdir, günlük hayatında neler yapar? 
Aslı : Olmazsa olmaz ve gülerek cevap vermeye çalıştığım bir soru:) Nedense bu soru beni eğlendiriyor :P Neyse :) 1986 doğumluyum. Eğitim hayatım boyunca birçok staj yaptım. İstanbul Üniversitesi'ni bitirdikten hemen sonra iş hayatına atıldım. Gözümü üst düzey yönetici asistanlığıyla açtığımı söyleyebilirim. Sadece 2-3 sene içerisinde bu pozisyon, PA dediğimiz özel asistanlığa dönüştü. 2009 yılından beri aynı şirkette, aynı yöneticiyle çalışıyorum. Belki bilirsin; bu meslekte iş günü-tatil dönemi-izin günü kavramları iç içedir. O yüzden yoğun bir tempoda nefes alıp veriyorum :) Sabırlı ve kontrollüyümdür. Günlük hayatımda genellikle kendimle kalmayı severim. Bu da, yoğun iş temposundan sonra kendime tanıdığım en büyük lüks. Düzenli ve programlı biriyimdir. Kitap yazarım, okurum ;) 

 2) Peki ne oldu da Aslı Karabulut yazmaya başladı? 
Aslı : Aslında bunun için hani şöyle 'işte şu olay beni derinden etkiledi' tarzında bir hikâyem yok. Sadece bir gün yazmaya başladım :) 2011 yılında küçük iki hikâyeyle adım attım. Arkasından Ateş ve Buz, Kan Kırmızı ile diğerleri geldi. İlk başta hiçbir sosyal platformda yazmadım/paylaşmadım. Forumlarda ve Facebook'ta bildiğim, hikâyeler yazan insanlar vardı. Sonradan artık tüm dünyanın aşina olduğu Wattpad'de yayınlamaya başladım yazdıklarımı. Yani ben ne forum yazarıyım, ne Facebook ne de Wattpad.

3) Yazdıklarının kitaplaştırılmasını düşünüyor muydun? İlk kitabının basım aşamasında ve çıktıktan sonra neler hissettin? Aslı : Açıkçası hayır. O ilk dönemde yazıyor ve yazdıklarımı okurlarla paylaşıyor olmak beni mutlu ediyordu. Zaten bilirsin, artık o eski Wattpad yok. O samimiyet, keyifli ortam... Ateş ve Buz benim ilk kitap deneyimim. Haliyle acemiydim. Heyecanlı, mutlu, hatta tedirgin. İşler nasıl olacak, nasıl yürüyecek gibi sorular dolanıyordu aklımda sürekli. Bir de attığım ilk adıma cesur bir kalemle başlamış olmak, heyecanımı daha da yükseltiyordu. Kitap basıldıktan sonra yayınevi tarafından iş yerime gönderilmişti. Elime alıp, birlikte çalıştığım arkadaşıma bakarak, 'Bu benim mi şimdi?' diye sorarken kahkaha attığımı hatırlıyorum :) 

4) Eylül Çıkmazı yayınlanan 3. Kitabın, biraz ondan konuşalım. Kurgusu nasıl oluştu? Yazarken neler hissettin? 
 Aslı : Ateş ve Buz, yetişkin romans ve romantik komedinin karışımı bir kitap; Kan Kırmızı ise daha çok ikili ilişkilerin tutkulu olarak anlatıldığı bir kurgudan oluşuyor. Biraz aksiyona ve tehlikeye ihtiyacım vardı. Tutkuyu bu tür içinde de çok güzel harmanlayacağımı biliyordum. Tutku ve Tehlike Serisi içindeki kitapların kurgusunu çalışırken tesadüfen dinlediğim şarkı, Kayahan'ın 'Sarı Saçlarından Sen Suçlusun' :))) Eylül o yüzden sarışın :))) Bir de müzikte tehlike kokan bir yan var, bilmiyorum hissettin mi hiç :) Yazdığım her bölüm, içimdeki heyecanı daha da arttırdı. Bir an önce bitirmek ve serideki diğer kurgulara da dokunmak istiyordum. Daha en başta, kurgu tamamen belliydi. Sadece aradaki bazı noktalar, yazdıkça şekillenmeye ve daha net olmaya başladı. Bitirdiğim zaman ise... İçimde tutkulu bir heyecan vardı ;)

5) Karakterlerin oluşumları ne şekilde oldu? Yazarken kendinden bir şeyler kattığın ya da kendine yakın hissettiğin karakter var mı? 
 Aslı : Karakterler kafamda hızlı şekillenir. Dış görünüş, kişilik, neye nasıl tepki verir gibi. Sadece, çift olacak karakterleri doğru şekilde oturtmaya çalışmak biraz daha zaman alıyor. Tarçınlı ve elmalı kurabiyeyi çok severim ben :) Hem Kan Kırmızı'da Melek Hanım'a, hem de Eylül Çıkmazı'nda Eylül'e yaptırdım :D Yarattığım tüm karakterleri kendime yakın hissediyorum. Herhangi birini seçemiyorum, çünkü erkek karakterler de kadın karakterler de belirgin olarak birbirlerinden ayrılıyorlar. 

 6) Yazarken nelerden ilham alırsın? 
 Aslı : Müzik. Ruhumu doyuruyor ve yeni fikirler beslememi sağlıyor. 

 7) Kurguların oluşum süreci ne şekilde gelişir? Zorlandığında ne gibi şeyler yaparsın? 
Aslı : Kurguların oluşum süreci berrak oluyor bende. Genel kurguyu bulmakta zorlanmıyorum. Zamanla ara kurguları oluşturuyorum. Diyaloglar, sahneler, çiftler arasındaki bakışmalar, hissedilen tutku veya öfke... Bunların hepsi bir anda zihnimde canlanıyor ve bedenimde o titreşimi hissedebiliyorum. Zorlandığım zamanlar yok denecek kadar az. Öyle anlarda sadece bırakıyorum. Çünkü zorlarsam, ortaya iyi bir şey çıkmayacağını biliyorum.

8) Yayımlanan 3 kitabından benim için yeri ayrı dediğin var mı? Varsa hangisi? 
Aslı : Hangi çocuğunu daha çok seviyorsun oldu bu :) Hepsinin yeri ayrı ;) 

 9) Bu soru için erken olsa da merak ettiğim için sormadan geçemeyeceğim. :) Wattpad de birçok hikayen var. Kitap olma sırası hangisinde desem? :) 
Aslı : Ben de söylemeden geçemeyeceğim :) Hepsinin kitap olması için sabırsızlanıyorum ;) Ya Aşk Bestesi ya da Leyla Fırtınası. Henüz karar vermedim.

10) Biz Gevezeler olarak Menderes karakterini çok sevdik. Onun hikayesi olan Leyla Fırtınası’nı kitap olarak okuyacak mıyız? 
 Aslı : Haha :D Onu sevmeyen var mı? Adam tam bir gizem ;) Ve fena halde karizma :))) Elbette. Zaten sırada Leyla Fırtınası ve Aşk Bestesi var. Yan yana duruyorlar. Aşk Bestesi için bir bölüm + final kaldı. Leyla Fırtınası'nın da yarısı bitti. İkisi de beni hem kurguları hem de gördükleri ilgi nedeniyle farklı açılardan heyecanlandırıyorlar. 
 11) Jülide ve Harun’u da Poyraz ve Eylül kadar sevdik. Onları da ayrı bir hikaye olarak yazmayı düşünüyor musun? 
Aslı : Ben de sevdim :D Hayır, düşünmüyorum :) Onların hikâyesi o kadardı. Tanıştılar, tutkulu-romantik-öfkeli zamanlar yaşadılar ve onlar için mutlu bir son vardı. 

 12) Fuarlarda ya da imza günlerinde yaşadığın unutamayacağım dediğin bir anın var mı? Varsa bizimle paylaşır mısın? 
Aslı : Her fuarda farklı okurlar, farklı deneyimler yaşadım. Her biri gülüşüyle, samimiyetiyle, cana yakınlığıyla, kimi zaman hediyelerle beni mutlu etti, yanımda oldu. Hepsi benim için önemli ve değerli. Sadece fuar zamanlarında değil, diğer zamanlarda da sürprizler yapıp beni mutlu ettiler. O yüzden, tek birine odaklanıp kimseye haksızlık etmek istemem.

13) Kesinlikle yazamam dediğin bir tür var mı? 
 Aslı : Sanırım fantastik yazamam. Hiç deneyimlemedim veya düşünmedim. 

14) Kendine örnek aldığın bir yazar var mı? Varsa hangisi? 
Aslı : Kalemini sevdiğim yazarlar var. Ama örnek aldığım bir yazar yok. Her yazar kendi gibidir, kendi dünyasını yaratır. 

15) Yazar kimliğinin dışında neler yapmayı seversin? Yazmak kadar okumayı da sever misin? 
Aslı : Kendimle kalmayı, sadece bir okur olarak kitaplarımla baş başa olmayı, arkadaşlarımla yazar kimliğimin dışında kalan hayatı paylaşmayı. Okumayı çok severim elbette. Aksi mümkün mü? ;)

16) Okuduğun kitaplardan seni en çok etkileyen hangisidir? 
Aslı : Hmm... Zor bir soru. Buket Uzuner'in Kumral Ada Mavi Tuna isimli kitabı kalbime dokunmuştu. Düşündükçe hâlâ uzaklara gider aklım. Tuna, Ada ve Aras için bugün bile üzülürüm. 

17) Sürekli takip ettiğin, ne yazsa okurum dediğin bir yazar var mı? 
 Aslı : Judith McNaught ♥

18) Okurlarına neler söylemek istersin? 
Aslı : Her biri benim için değerli ve önemli. 
Hepsini çok seviyorum ♥




ENLER 
 En sevdiğin kitap? 
İçinde Aşk Saklı - Judith McNaught (Tabii böyle çok var birbirine yakın, ama neyse :D) 
 En sevdiğin yazar? 
Neden zor sorular sordun? :P Elizabeth Hoyt'tan yana kullanıyorum hakkımı. O kadının kaleminde vahşi bir tutku var. Seviyorum ;) 
En sevdiğin film? 
Espirili bir yanıt vereyim. Şeytan Marka Giyer :D 
En sevdiğin şarkı – şarkıcı?
Akşamlar (Kerim Tekin). Sırf istedin diye en sevdiklerimden biri ;) 'En' diye tanımlayacağım bir şarkıcı yok. 
 En sevdiğin yemek? 
Annemin mantısı :) 
 En sevdiğin renk? 
Ah! Bu soru :) Tabii ki 'kırmızı' ;) 
 En sevdiğin hayvan? 
At.



1)Röportajların olmazsa olmazı olan soru ile başlayalım. Merve Duman kimdir, günlük hayatında neler yapar? 
 -Merve Duman, 21 yaşında İstanbul’da yaşayan ve üniversite son sınıf öğrencisi sıradan bir insandır. Günlük hayatındaki koşturmaya kapılıp giden her gün metrobüste can verme tehlikesi atlatan buna rağmen o kalabalıkta bile kitap okuyan zır delinin tekidir. :)



1) İlk olarak röportajların vazgeçilmez sorusuyla başlayalım. Bize kendinden bahseder misin? Zeliha Eren kimdir, günlük hayatında neler yapar? 
-Zeliha Eren, kendi iç dünyasında yaşayan, yirmi sekiz yaşında, bir senelik evli, bilgisayar mühendisi ve aynı zamanda yazar da olmaya çabalayan hafif çatlak bir kızdır ;) Günlük hayatımda yazmak ve okumak en çok sevdiğim ve hep yapmak istediğim eylemler olsa da işim yüzünden yazma ve okuma zamanlarım biraz kısıtlanıyor ne yazık ki. Yine de iş ve ev arasında geçen zamanlarda fırsat bulabildiğim her an yazmaya ve okumaya bayılıyorum.

Merhabalar. Bugün sizlere bir sürprizle geldim! :)
Geveze Kalemler'in 9.Blog tur için konuk ettiğimiz Hayatın Ruhu kitabının yazarı Sümeyye Akarçay ile kendisi ve kitapları hakkında samimi bir o kadar da eğlenceli bir röportaj gerçekleştirdik. Umarım sizde okurken keyif alırsınız. Lafı fazla uzatmadan röportajımıza geçiyorum. :)

Merhaba! :)
Birkaç gün önce yorumunu yayınladığım Hançer Gölge kitabının yazarı Ezgi Bağcı ile sizler için bir röportaj gerçekleştirdik. Biz röportajı gerçekleştirirken büyük bir keyif aldık umarım sizde okurken keyif alırsınız :)

Öncelikle  bize biraz kendinden bahseder misin? Ezgi Bağcı kimdir? Günlük hayatında neler yapar?

-En zorundan mı başladık? :) 24 yaşında nefes alır gibi yazan ve deli gibi okuyan; aynı zamanda hayatını kurmaya çalışan birisiyim. Şu an bir yıl sürecek olan bir stajın başlangıcındayım. Onun dışında dizilerim ve animelerimle yuvarlanıp gidiyorum. :) Günlük hayatım bazen çok monoton, bazen de hele dostlarımlaysam oldukça maceralı oluyor. :)

Kendini “nefes alır gibi yazan” biri olarak tanımladın. Peki yazmaya nasıl başladın? Yazdıklarının kitap olabileceğini düşünmüş müydün?

-Yazmaya çok küçükken başladım aslında ama kurgularım başladığında ortaokuldaydım. Hayal gücümün içinde boğulmaktansa en azından yazayım da bir işe yarasın diye düşündüm mü bilemem ama yaklaşık 14 yaşlarındaydım. Kitap olacağını düşünmüştüm evet, hayalim hep buydu zaten. Başka bir şey olmadı. Ama bunun 24 yaşında olacağını düşünmemiştim.Belki hayatımı kurup da, emekliye ayrıldığım zamanlarda… Şimdi bakıyorum da her şeyin başlangıcı insanın kendisine inanması… İnandıkça hayaller gerçek olur.

 Bu konu da gerçekten şanslısın , tabiri caizse hayata atılmaya yeni adım atmışken hayallerini de gerçekleştirebilmişsin. :) Kurgularının başladığında herhangi bir yazar ya da eserden etkilendin mi?

-Elbette etkilendim, kim etkilenmemiştir ki? Bizim furyamız Harry Potter’dı… İlk kurgularım, ki onları kendime saklarım, üzerindeki Harry Potter etkisi oldukça fazladır. :)

İlk kurgularını kendine sakladığını söyledin. Yazdıklarını birileriyle paylaşmaya nasıl karar verdin ve bu nasıl gerçekleşti?

-Forumlarda yazmaya başladım. Hayran hikayeleri okuyordum ve ben de denemek istedim. Uzun süre Harry Potter fanfictionları yayınladım. Özgün hikayelerimi iste çok sonraları paylaştım. İnternet ortamına pek fazla güvenmiyordum.

Şimdilerde Wattpad’de yazıyorsun, bu güveni nasıl kazandın?

-Özgünleri yayınlamam Wattpad’den öncesine dayanıyor. :) Arkada özgün yazdığımı bilip de bunları yayınlamamış olmama kızan arkadaşlarımın azarları ve artık insanların gerçek beni görmesini istemem. Wattpad ise benim yayınlamaya geri dönüşüm oldu. Bir süre ara vermiştim hikayeleri yazmaya…

Peki Wattpad’i nasıl keşfettin ?

-Wattpad’i Sahra’nın yazarı, Burcu Demet sayesinde keşfettim. Bir gün kurgularımızı tartışıyoruz; hikayelerini yayınladığı platformdan bahsedince, merak edip ben de damlayayım dedim. İyi ki de damlamışım. Hayallerime ulaştırmasının yanında birçok dostluk da kazandırdı bana. :)

Bence de iyi ki damlamışsın yoksa güzel hikayelerinden mahrum kalacaktık. :) Bize birazda kitabın Hançer Gölge’den bahseder misin?

-Hançer benim için, fantastik hikayelerim arasında bir denemeydi aslında. Biraz da böyle karakterlerin nereye götüreceğini merak ederek başladım. Duygusuz bir adamın ve her şeyini kaybetmiş bir kadının buluşması… Zaten sadece ikisini yazmadım, arkadaki olaylar, çevrelerindeki insanlar, tüm duygular ve o duyguların buluşmasıyla Hançer ortaya çıktı. :)


Yorumumda da bahsetmiştim, beni şaşırtan bir kurgusu var. Tam her şey çözüldü diye düşünürken fark ettim ki olaylar yeni başlıyor ama kitap bitmiş… Hikayenin devamında nelerle karşılaşacağız?

-Devam kitap bizi Hançer’in geçmişine ve yapbozun tamamlanmasına götürüyor. Ve yan karakterlerin maceraları… Çoğu kişinin Esra ve Alvino’yu merak ettiğinin de farkındayım. Güzel aşklar bekliyor diye düşünüyorum.Yazmaktan zevk aldığım çok yer var. :)

İlk kitabı aratmayacak bir devam kitabı geliyor anlaşılan. :) Peki bu serinin son kitabı mı olacak yoksa devam etmeyi düşünüyor musun?

-Serinin son kitabı, evet. En azından şu an için ama gelecek için açık kapılar bırakacağım. Belki Melek ve Hançer için değil ama başka karakterler için… :)

Tekrar Hançer Gölge’ye dönecek olursak, kitap olmasına nasıl karar verdin? Bu süreçte neler yaşadın? Biraz bahsedebilir misin?

-Kitap bittiğinde bir şeyler yapmak istedim. Ondan sonra zaten kitap olması için Postiga’yla anlaşmamız ve kitabın çıkış süreci 2 ay kadar kısa ama azıcık sancılı geçti benim açımdan. Bir yandan okulumu bitirmek için uğraştığım sınavlarım bir yandan kitabı düzenleme, kapak seçme… Gerçekten azıcık delirdiğimde, dostlarımı delirtme noktasına geldiğimde oldu… :) Ama her şeye değdi.Zaten hepsi tatlı zorluklar, heyecanlardı.

Hançer serisi dışında Wattpad’de birçok hikayen bulunmakta. Bunlardan mutlaka kitap olarak basılmalı diye düşündüğün bir hikayen var mı?

-Böyle sorulmaz ama pat diye. :) Mutlaka basılmalı diye düşündüğüm yok ama umduğum var. Ama insan çocuklarını nasıl ayırır? Yine de bir sıra verirsem, Hançer’den sonra Bahar’ı isteyebilirdim. :)

İlk sorumda kendinden bahsederken deli gibi kitap okuduğunu söylemiştin. Ne tarz kitaplar okuyorsun?

-Her tarz okuyorum.Ayrım yapmam, ha zevk alıp almamak ayrı ama kitabın ayrımı olduğuna inanmam. Kitaplığımda klasiklerden felsefeye, fantastikten historicallara kadar hepsi vardır. Bir kitabı küçümsemek dünyayı küçümsemektir bana göre…

Enler anketime geçmeden önce son sorum; kitap alırken nelere dikkat edersin? Kriterlerin var mıdır?

-Genelde arka kapak yazısına dikkat ederim. Ve içinden bir sayfa açıp beni çekip çekmediğine… Onun dışında takip ettiğim yazarlar var elbette, onların kitaplarını kaçırmamaya uğraşırım. Arada da internet sitelerinden takip eder son çıkan kitapları listelerim. Ve listem sonsuzluğa doğru sıralanır. :)

Hangimizin sıralanmıyor ki dediğinizi duyar gibiyim? :) 


ENLER
En sevdiğin kitap?
-Tek bir tane mi? Ama haksızlık bu… Jane Austen – Emma
En sevdiğin yazar?
-Tolkien
En sevdiğin film?
-Tüm fantastikler desem olmuyor değil mi? :) Yüzüklerin Efendisi Serisi
En sevdiğin şarkı – şarkıcı?
-Şarkı / Arnavut Kaldırımı
-Şarkıcı / Leman Sam
En sevdiğin yemek?
-Karnıyarık
En sevdiğin renk?
-Mavi
En sevdiğin hayvan?
-At, tam bir deliyim bu konuda. :)



Benim sorularım bu kadar, zaman ayırıp sorularımı yanıtladığın için çok teşekkür ederim. Gerçekten çok keyifli bir röportaj oldu. :) Senin eklemek istediğin bir şey var mı?


-Ben de teşekkür ederim, çok eğlendim. Ne ekleyeyim ki, her şey çok güzeldi. Okuyan herkese mutluluklar dilerim, umarım onlar da bizim kadar keyif almışlardır. :)